Gece kulübünün loş ışıkları altında oturduğum rishta masada hafifçe sürtünen bir topuk sesi duydum. İnanmakta tereddüt ettim; sonra bakışlarımı masanın altına kaydırdım. Orada, şeffaf çoraplı zarif bir ayak, üzerinde ince topuklu ayakkabı duruyordu. Parmak ucuyla ayakkabısını masaya doğru çekti; dahası, bir davet gibiydi. İçimdeki merak alevlendi. Bu esrarengiz dokunuşun sahibini tanıdım; o, Kuşadası Orospu Selinay’dı.
Selinay kafasını masanın üstünden uzatarak göz göze geldiğimizde dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. Teninden yükselen hafif amber ve yasemin kokusu, kulübün müziğiyle karışıp ruhuma nüfuz etti. İç sesim fısıldadı: “Bu gece sadece bir dans değil, gizli bir serüven başlayacak.” Karşılıklı bakışlarımız, kelimelere gerek bırakmadan aramızdaki gerilimi besledi.
Masanın altından uzatılan ayakkabısını ayağımdan nazikçe çıkardı ve elime bıraktı. O an nefesim kesildi. Topuklu ayakkabının soğuk dokusu, parmak uçlarıma dokunduğunda içimde elektriklenme hissettim. Selinay, ardında bıraktığı boş ayakkabısı kadar dikkat çekiciydi; gizemli, çekici ve sınır tanımayan bir cazibeye sahipti.
Birlikte dans pistine doğru adım attık. Ayakkabısız adımları, tenime gölgeler gibi yakınlaştı. Hem nazik hem de kışkırtıcı bir ritimle omuzlarımız buluştu. Geçiş sözcükleriyle ifade etmek gerekirse; önce masada tanıştık, ardından topuk sesiyle birbirimize yaklaştık, nihayet dansla yakınlık kurduk. Karşılıklı istek, sözsüz bir dil gibi bedenlerimize işlendi.
Dansın doruğunda Selinay, kulağıma eğilip “Bazen en iyi hikâyeler ayakkabısız yazılır,” dedi. Bu fısıltı, aklımdaki tüm mantığı silip yerine derin bir arzu bıraktı. Şimdi her adım bir sonraki dokunuşu bekler gibi heyecanla atılıyordu.
Sonuç olarak, Kuşadası’nda gizemli bir dokunuş ve ayakkabısız bir dans arıyorsan, Kuşadası Orospu Selinay ile masanın altındaki topuklu temasına kendini bırak. Bu gece ayakkabılar değil, sadece tutkular konuşacak.
Şimdi topuklu ayakkabısını geri bırak ve Selinay’ın gölgesindeki hikâyeyi keşfet!
